06:06
nasıl başlayacağımı bilmiyorum oksijen israfım, sevgili sterling'im. beni bilirsiniz, yedi yıl geçmesine rağmen size karşı olan utangaçlığımı bir türlü üzerimden atamadım. belki benim yerime devam edersiniz, diye düşünüp bana beş yıl gibi gelen beş dakika boyunca sustum.
bu mektubumda size, sizinle birlikte geçirdiğim iki güzel yıl boyunca kalbimin sol taraftaki yerinde olmadığını nasıl fark ettiğimi anlatmak yerine boktan insanlardan bahsedeceğim. ayrıca bu, size yedi yıl içinde yazdığım ilk ve son mektup olacak. sessizliğe gömülüşünüzün birinci yıldönümünde size, çarpması gerekmeyen yüreğimden sonra ikinci hediyem...
ilhamımı kaybetmeden şöyle demeliyim, insanlar her şeyi mahvediyor. beni sizden kopardıklarından sonra geçirdiğim beş yıl, bana toplama kampından kaçan fareler hissi vermişti. geceleri insan sesleri duyarak uyanıyor, tereddütlü adımlarla koridoru turluyor; sonrasındaysa iki adamın kollarında uyuşturulup yatağıma bırakılıyordum. duygularımı emmişler, yerine kız kardeşimin bana taktığı lakapları doğrulayacak şekilde bir tutam acımasızlık koymuşlardı.
bu durum on altı yaşıma kadar da sürmüştü. hissizdim, karanlıktım. ama duygusuz değildim ve bunu bana hatırlattığınız için teşekkür ederim. hayatımda sevdiğim ilk ve tek insan olabilme çabası sarf ettiğiniz, hatta olduğunuz için teşekkür ederim.
sizinle geçirdiğim rüya gibi senelerden sonra ilk defa yalnız yaşadığım evimde geceleri duyduğum sesler doğruysa, eğer gerçekten burada iseniz şunu söylemeliyim; diamond'ın tüm eşyalarını kırıp parçalayabilirsiniz. bu sizi rahatlatacaktır, beyniniz sizi terk edip solunumu kesilene kadar kafasını suyun altına soktuğunda sizi adeta uyuşturucu gibi kontrol edecek, bedeninizin her hücresinde size acı çekmeden ölmenize eşlik edecektir. bilmiyorum, sinir krizi geçirirken yaşadığınız hissi tanımlayabildim mi? kendi hissettiğim bu.
toprağın altındaki ikinci gününüzde halsizlik ve baş ağrısı şikayetleriyle hastaneye gittim ve tomografi çekilmesinde karar kılındı. sonuçlar ise iç açıcı değildi, beynimde saptanan tümör hiç iyi görünmüyordu. doktorum şoka girmişken ben gülümseyerek tavana bakmıştım. belki beni görürsünüz ve daha erken yanınıza gelirim diye. sizi sevmeme izin verdiğiniz için sonsuz teşekkürler.
psikoloğumun her zaman söylediği bir söz vardır, "tedavi olmak istiyorsanız öncelikle sizden kötü durumda olanları tedavi edin." diye. siz bu sözü bilirdiniz ve ona göre davranmak için sürekli benimle ilgilenirdiniz ama ben bilirdim ki sizi asla tedavi edemeyeceğim. benden kötü durumda olup her saat tonla ilaç aldığınız halde iyiymiş gibi davranıp bana da öyle hissettirdiğiniz için teşekkür ederim.
keşke kafası karışık bir halde akıl hastanesine kapatılıp intihar etmeye çalıştığınız zaman yanınızda olup elinizden tutsaydım. üzgünüm. hem de çok üzgünüm. o sırada büyük ihtimalle o adamlar, nefes nefese "dayanamıyorum, bırakın artık!" diye sayıkladığım halde beni yaralıyorlardı. ben de o zaman öldüm.
mezarınızın başında bir ağaç var. tesadüfe (!) bakar mısınız, bende de bir halat var! yanınıza geleceğim, beraber cehennemin en derin katmanında yanacağız. merak etmeyin, on yedi yaşımdayken saçlarımı süslediğiniz çiçekleri unutmadım. soldular, ama olsun; cehennem onlara eroin gibi gelecek.
inanmayıp sizi zerre kadar umursamadığımı söyleyeceksiniz, biliyorum. ama size hala ilk gün duyduğum yakınlığı ve sevgiyi duyuyorum. sizi seviyorum. ♡
- sevgiler,kendisi karanlığa gömüldüğü halde sizin karanlığa gömülmüş yüreğinizin tek ışık parçasını hayatta tutmaya çalışan sevgiliniz; graphite.
Yorumlar
Yorum Gönder